Anaokullarının Tarihi: Osmanlı'dan Günümüze Anaokulunun Macerası

Anaokulu, 2020 - 2021 eğitim öğretim döneminden itibaren zorunlu eğitimin bir parçası haline gelmiştir. İçinde bulunduğumuz eğitim - öğretim dönemi dahil olmak üzere 5 yaşına girmiş her çocuk, öncelikle mahallesindeki anaokullarına gönderilmelidir.

Pek çok uzmanın görüşüne göre anaokulunun zorunlu olması, ülkemize çok geç gelen ama doğru olan bir uygulamadır. Nitekim anaokulu AB ülkelerinde zorunlu olmakla birlikte zorunlu okul öncesi eğitim oranı 2017 verilerine göre AB ülkelerinde ortalama %95 idi (Kaynak). Aynı zaman diliminde ise bu oran ülkemizde %54.7 idi. Avrupa ülkelerinin pek çoğunda ise ülkemizin aksine kreş - anaokulu ayrımı olmamaktadır. Bu ülkelerde, anaokulu başlama yaşı dörttür. Hatta Çin ve Japonya'da yaş sınırı üçe kadar inmektedir. Peki neden anaokulu bu kadar önemli? Çocukları erken yaşta okula tanıştırmanın avantajları ve dezavantajları neler? Ülkemizde ilk anaokulları ne zaman açıldı?

Osmanlı Döneminde Anaokulu Var mıydı?

Osmanlı döneminde, bugün anlaşıldığı gibi bir anaokulu eğitiminden söz edemeyiz. Ancak, Sıbyan mektepleri bulunuyor. Bu nedenle Türkiye'de okul öncesi okulun tarihi, Fatih Sultan Mehmet dönemine (15. yy) kadar uzanır. Peki Sıbyan mektebi nedir? Bugünkü anaokullarından farkı ya da benzerliği nedir?

Sıbyan mektepleri sabi denilen 5 - 6 yaşındaki kız ve erkek çocuklarının gittikleri mahalle okulları idi. Burada, dönemin gereğine hitap eden din eğitimi, namaz kılma, namazda okunacak dualar, sayılar ve temel derecede okuma yazma öğretilirdi. Osmanlı siyasi ve sosyal yapısını düşünecek olursak bugünkü anaokulları gibi çocukları topluma kazandırmak görevini üstlendiği söylenebilir.

Sıbyan mektepleri teba için geçerli idi. Sarayda, Sıbyan mekteplerine benzeyen Şehzadegan mektebi bulunurdu. Okula başlama yaşı ise İslami geleneklere uygun şekilde 4 yaş 4 ay 4 gün idi (Kaynak). Burada da dini temeller üzerine eğitim devam etmekteydi. Ancak bu mektepler, bugünkü anlaşılan anaokulu eğitimine benzememektedir. Sadece amaçlar benzerlik göstermektedir. Bugünkü anlamda anaokulları, Osmanlı'da Tanzimat dönemi ile gerçekleşmiştir.

Osmanlı'da İlk Resmi Anaokulu Ne Zaman Açılmıştır?

Osmanlı döneminde bugünkü anlamda anaokulları 1908'li yıllara kadar uzanır. Bu dönemde, genelde yabancı elçilerin çocukları için özel anaokulları bulunmaktadır. Türk unsurları tarafında resmi anaokulunun açılması da Balkan Savaşları sonrasıdır.

Balkan Savaşları 1912 - 1913 arasında olmuştur. 1908'de ve bu tarihten önce bazı illerde özel anaokulları bulunmaktadır. Ama Balkan Savaşları, pek çok ilerleme gibi anaokullarının yaygınlaşmasını engellemiştir. Anaokullarının resmi olarak, Türk unsurları tarafından açılması ancak 1913 - 1917 yılları arasında olmuştur.

Osmanlı döneminde, anaokullarına ihtiyaç duyulmasının gerekçeleri resmi kaynaklarda şu şekilde geçmektedir:

  • Annelerin ev işleri ile uğraşmaları ve çocuğa zaman ayıramamaları
  • Maddi nedenlerden dolayı ailelerin çocuklara bakamaması
  • Ailenin eğitimden mahrum kalması sonucu çocuğa aktaracak bilgilere sahip olmaması

Görüldüğü üzere, Osmanlı döneminde çocukların "eğitim hakkının eşit olmadığı" fark edilmiştir. Buna çözüm olarak da anaokulları açılmıştır. Ama yine de büyük bir sorun bulunmaktadır. Bu çocuklara eğitim verecek donanımlı öğretmenler yetiştirmek.. Yine resmi kaynaklarda, öğretmende bulunması gereken özellikler şunlardır:

  • Şefkatli ve hünerli olması
  • Çocuklara küçük yaşta sosyal hayatı öğretmesi
  • Kadın olması

Bu dönemde açılan anaokullarının da şu özelliklere sahip olması gerekir:

  • Çocuklar sürekli geniş bahçeli bir alanda olmalı
  • Bu alanda birtakım hünerler edinmeli
  • Bu becerileri eğlenceli bir şekilde edinmeli
  • El işleri öğrenmeli
  • Dolayısıyla ilköğretime hazır olmalı

1913 yılında bu özelliklere ek olarak yaş, gelişim gibi durumları kapsayan bir kanun çıkarılmıştır. 6 Ekim 1913'te Tedrisat-ı İptidaiye Kanun-ı Muvakkatı şunları içermektedir:

“Çocukların yaşlarına uygun olarak faydalı oyunlar, geziler, el işleri, ilahiler, yurtseverlik şiirleri, tabiat bilgisine ilişkin konuşmalar ile onların ruhi ve bedeni gelişmelerine hizmet eden kurumlardır.”

Kanun, çocukların anaokuluna gitme yaşını 4 ila 7 olarak belirlemiştir. Bununla da kalınmamış anaokulları nizanamesi çıkarılmıştır.

Cumhuriyet Döneminde Anaokullarının Durumu

Cumhuriyetin ilk yıllarında bir eğitim ve öğretim seferberliği bulunmaktadır. Ancak bu seferberlik bir "yurttaş bilinci" oluşturma amacıyla ilköğretime ağırlık verilerek devam etmiştir. Anaokulları ise ailelerin ve yerel yönetimlerin idaresine bırakılmıştır.

Aslında cumhuriyetin ilk yıllarında sayısı 80'i bulan anaokulu vardı. Ancak 25 Ekim 1925 ve 29 Ocak 1930 tarihlerinde çıkan ilköğretim geliştirmeyi içeren tamimle bu okulların bütçeleri ilkokula kaydırıldı. Dolayısıyla vilayet yönetimleri daha önce açılan anaokullarını kapatmak zorunda kaldı.

Genç cumhuriyet, anaokullarını tamamen ihmal etmiş sayılmazdı. 1927 yılında anaokulu öğretmeni yetiştirmek üzere bir okul açılmıştı. Altı yıl eğitim veren ve öğretmen yetiştiren bu kurum daha sonra kapatıldı.

1930'lu yıllara gelindiğinde ilköğretimin yaygınlaşma çalışmaları anaokullarının önüne geçti. 1940'lı yıllara gelindiğinde bu durumu telafi etmek için bir girişim yapıldı. MEB dışında kurumların anaokulu açması kararı alındı. Yine de 1950'li yıllara gelindiğinde bu konu da gündemde uzun süre kalmadı.

Anaokullarının ülke gündemine alınması 1961 yılında ancak olmuştur. Okul öncesi döneminin yaygınlaştırılması için ciddi çalışmalar bu zamanlarda başlamış ve anaokulları Milli Eğitim Şuralarında yer almıştır. 1962 yılında “Anaokulları ve Anasınıfları Yönetmeliği” çıkarılmıştır.

Bugün, anaokulları zorunlu eğitime alınmıştır. Anaokulları önemi hakkındaki diğer içeriğe buradan ulaşabilirsiniz.

Kaynakça

Ebru DERETARLA GÜL. MEŞRUTİYET’TEN GÜNÜMÜZE OKUL ÖNCESİ EĞİTİM. Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 17, Sayı 1, 2008, s.269-278: Online Kaynak

İbrahim Caner TÜRK. OSMANLI DEVLETİ’NDE OKUL ÖNCESİ EĞİTİM. Millî Eğitim u Say› 192 u Güz/2011. Online Kaynak

Diba B. Külekci

Diba B. Külekci

Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeniyim. Yedi yıldır editörlük yapmaktayım. Marka yönetimi, organik yükselme alanlarında uzmanlaştım.